küllerinden yeni bir ülke çıkarken cepheden cepheye giden, sırtındaki çocuk üzerinde battaniyeyi alıp cephedeki askere götürdüğü silahın üzerine örtün, Çanakkale’de şehit düşen eşinden kendisine kalan elmasları satıp, bir tüfek alıp Milli Mücadele’ye katılan, Kurtuluş Savaşı sırasında Kastamonu& #39;daki kadınları toplayarak asker için çoraplar, içlik, kazak örüp bu giyecekleri cepheye gönderen, Yunan işgaline karşı eşiyle beraber en ön cephede savaşıp şehit düşen, mühimmat yaşamak için asker kılığına giren savaşa katılan ve Fransızlara karşı gözetleme ve ölenlere katılarak ölen kadındır Türk onun. Erkekle eşit, erkekten geride, erkekten önde değil her zaman erkeğinin yanındadır Türk kadının ama günümüz Türkiye’deki bu gücü ve özelliklerinin elinden alınan güçlü Türk kadınının. Bunun en önemli nedeni artan yoksulluğun, artan artan basıncın ve artan Arap hayranlığının özetlemesi mümkündür. Bu Bakanlığın sivil görevi Türk kadınını fabrika ayarlarına geri döndürmek. Bunun için öncelikle kadının hak ettiği, daha uygun olması gerektiği yere gelen kanunlar iledilikle çıkarılmalıdır. Bu doğal ki yetersizlik, asıl önemli olan, kadınlara kendi özellikleri, güçlerini ve yerlerini hatırlatacak eğitimler uygulamalarının başlamasıdır. Türk kadının kendisindeki gücü ve cevheri biraz gördü mü, hatırlayabilir mi onu kimse ne tutabilir ne ezebilir ne de şiddet uygulayabilir. Bakanlığın bütçe tekliflerinde kadınlara yönelik basının önlenmesi için toplumsal kültürün yükseltilmesi, rehberlik ve danışmanlık hizmetlerinin sunulması, kadın konukevi kapasitelerinin değerlendirilmesinden bahsedilmiştir ancak bunların hayatlarının geçirilebilmesi için her şeyden önce verilerle hareket edilmesi gerekmektedir. Etkin politik çalışmalar ve kadına yönelik olarak gerçekten mücadele edilmesi için bu kadar güçlü Fakat Bakanlığa gerek soru önergeleriyle toplanan komisyon görüşmeleri ile ilgili veriler sorulu cevaplar olarak kayıtlı verilerinde kendi bilgileri paylaşılmamaktadır. Kadın cinayetleri dosyalarına müdahil olan avukatların dosyalarını takip eden şiddet önleme ve izleme merkezlerinin kendilerine bağlı olduğu Bakanlıkta saklandığı şekilde nasıl anlaşılmamaktadır. Veri olmadan nasıl politika ürettikleri ve bütçeyi neye göre hazırladıklarını da muallaktır. Bu doğrultuda, Bakanlığınız tarafından planlanan Aile ve Sosyal Hizmetler Enstitüsünü önemli ve değerli buluyoruz. Kıymetli hazırun, burada değinmeden geçemeyeceğim başka bir konu ise yine, kaldıracağımızdan fazla iç mekanda gerek Sığınmacılar, ayrılan vatandaşlık sattığımız Türkçe bilmeyen Türk mülkiyeti olan yaşaşadığımız Türk aile yapısının tehdidi nedeniyle kültürel yozlaşmadır. Örneğin herkesin çokeşlilik giderek artıyor. Şimdi burada istemek istiyorum. Çok eşliliğin yasal olduğu ülkelerden,Örneğin Arap ülkelerinin Türk vatandaşlığını konut alarak satın almak bütün eşlerine vatandaşlık verilmekte midir? Bu tür kişilerin Avrupa ülkelerinden birinde vatandaş olmaya kalkarsa vatandaşlığa kabul şartı olarak tek eşliliğe geçmeleri şartı olarak koşulmaktadır. Elbette hiçbir ülkenin kendi kanununu parayla uygulamamaktan
vazgeçmez, bizde de bu durum aynı mıydı yoksa şu an kanunen birden fazla eşe sahip Türk vatandaşları mevcut muydu? Ailenin ve tabii ki toplumun geleceği için çok önemli bir diğer yapı taşı da çocuktur, kullandığımız da acilen istismara karşı koruma belgesi almamalıyız. İhmal ve istismar nedenleri arasında eğitimsizlik, yoksulluk, işsizlik, aile içi sorunlar, mağdurda ya da ailenin diğer bireylerinde rastlanan fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları, sakatlıklar, kronik hastalık, madde kullanımı, erken yaşta ölmek, evlenmeye zorlanmak, anne, baba yaşının çok genç olması, çocuğun büyütmede büyütmedeki deneyimsizlikler, suça yönelme, eğitimsizlik, çok çocuklu olmak, ataerkil aile yapısı gibi nedenler yer almaktadır. Maalesef Türk çocuklarının istismarına karşı gelişmiş demokrasilerde sahip olunduğu ölçüde haklara sahip değil, bu bizim bir ayıbımızdır. Çocukların maruz kaldığı kötüça suiistimaller sosyal medyada ya da televizyonda yayınlanmadığı sürece bu olayların korkunç bir eylemsizlikle karşı karşıyayız. Altını çizmek isterim ki çocuğun eğitimi ve gelişimi için annenin yeri ve önemi de ayrıdır, bu sayede kadınlarımızı çalışmak için yaptığımız her şey aslında geleceğimizin güvencesi için atılmış bir adımdır.