DOLAR 38,2552 0.34%
EURO 43,8333 0.15%
ALTIN 4.075,240,33
BITCOIN 3210922-1,19%
Denizli
20°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

TÜRKEŞ;AİLE BAKANLIĞI BÜTÇESİ GÜN GİTTİKÇE ERİYOR
  • Genel
  • TÜRKEŞ;AİLE BAKANLIĞI BÜTÇESİ GÜN GİTTİKÇE ERİYOR

TÜRKEŞ;AİLE BAKANLIĞI BÜTÇESİ GÜN GİTTİKÇE ERİYOR

ABONE OL
18 Aralık 2023 22:40
TÜRKEŞ;AİLE BAKANLIĞI BÜTÇESİ GÜN GİTTİKÇE ERİYOR
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Mehmet Çatakçı
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının TBMM de bütçesi üzerinde konuşan İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Bakanlığı bütçesini eleştirdi.
Türkeş;”Öncelikle, genel anlamda bütçe tablosu merkezî yönetim bütçe teklifinde bütçe toplamı yaklaşık 11 lira iken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı için yalnızca bu rakam 334 milyar lira olarak mevcuttur. Bu tutar maalesef tüm bütçenin sadece yüzde 3’üne tekabül etmektedir. 2022 yılında yüzde 3,77, 2023 yılında yüzde 3,35, 2024 yılında ise yüzde 3,015 gerilemiştir. Bu gelişmeler ve büyük endişelerimiz önümüzde ki yıllarda Aile Bakanlığı bütçesinin başkanlığının bütçesine düşene kadardır. Yine de genel bütçeden devam ediyorum. 2024 yılı bütçesinde faiz giderleri 1 rejimde 254 milyar lira olup, bu rakam Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına depolanır bütçenin neredeyse 4 katıdır. Ödemeler yoksulluk bu kadar derinleşmişken, çocukların yataklarına açılırken, sosyal yardımlar yapacak olan Bakanlığın bütçesinin yaklaşık 4 katı fazlasının faiz ödemelerine gitmesi gerçekten çok üzücüdür. Bu koşullar altında yokluk giderek derinleştiği, çocukların yetersiz beslendiği, kadınların güvende hissetmediği, engellilerin ve yaşlıların yokluktan evlere hapsolduğu makinelerin sosyal yardım ve sosyal yardım sağlama programlarını yapmakla yükümlü Bakanlığın görevini yerine getirmekte zorlanması da ücretsiz. Misyonu bir milletin en küçük birim ve yapı taşı olan aile ve toplumsal değerlerin korunması, yayılması ve geliştirilmesine yönelik bütüncül ve adil sosyal hizmet modellerinin yayınlanması ve gösterilmesi olan bu Bakanlık, en önemli bakanlıklar arasındadır. Çünkü güçlü bireylerin, güçlü ailelerin, güçlülerin olmamasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41’inci maddesi aileyi Türk toplumunun temelini kabul eder. Devletimizin anayasal aile huzuru ve refahı ve özellikle anne ve çocukların korunması konusunda yükümlülüğü bulunmaktadır. Aile, paramızın huzuru ve refahının teminatıdır, toplumu oluşturan en temel birimdir. Geçmişin hatları ve korumayı koruyan aile kurumunun toplumların hayatlarını devam ettirmesinde ve sağlam temeller üzerine oturtulmuş bir düzen için önemli bir role sahiptir. Onun toplumsal bu anlamda aile kurumuna büyük önem verilmiştir. Aile kurumunun değerinin ve korunmasının korunması ve güçlendirilmesi için çaba sarf edilmiştir. Onun milletinin kendine özgü bir aile yapısı vardır. Türk aile yapısının kendine özgü özellikleri vardır. Türkler aile kurumuna varoluşlarından beri büyük önem vermişlerdir. Büyük bir kutsallık atfedilen Türk aile yapısı, tarihsel süreç içerisinde sürekli olarak el üstünde tutularak desteklenmiş ve güvenilirtur. Türk toplumunu idare eden yöneticilerin ve özellikle kadının toplumun içindeki yeri, aile kurumunun düzenlenmesi ve korunması için sürekli çalışmalar yapmışlardır. Aile oluşumu meydana gelen olumsuzlukları gidişat için başvurulardır. Bu çapta kanunlar yapılmış, toplumun temel taşı olan aile kurumunun güçlenmesi hep önemsenmiştir. Ailenin de yapı taşı doğal ki kadındır. Kadının güçlü olduğu aile güçlü olur.Türk tarihinde İslamiyet’ten çok çok öncelere baktığımızda da kadının hep erkeğinin yanında görüyoruz. Nasıl ki üstte mavi gökteki yağız yer birbirinin birbirini takip eden iki unsursa kadın ve erkek de birbirinin birbirini izleyen iki emin değildir. Bunun en güzel şekilde yayınlanması Orhun Abideleri’nde geçen “Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İlteriş Kağan ile anam İlbilge Hatun’u yükseltti.” ifadesidir. İslam dininin ilk tebliğinin toplumda yaşananlara bakınca aslında o zamanlar kadının bir birey olarak kabul eden ve onu kişinin yanında başlayan bir sürü kural halindedir. Hazreti Muhammed kadının önemini ve gücünü anlatabilmek için “Cennet analarının ayakları altındadır.” demiştir. Bir ülke

2/3
küllerinden yeni bir ülke çıkarken cepheden cepheye giden, sırtındaki çocuk üzerinde battaniyeyi alıp cephedeki askere götürdüğü silahın üzerine örtün, Çanakkale’de şehit düşen eşinden kendisine kalan elmasları satıp, bir tüfek alıp Milli Mücadele’ye katılan, Kurtuluş Savaşı sırasında Kastamonu& #39;daki kadınları toplayarak asker için çoraplar, içlik, kazak örüp bu giyecekleri cepheye gönderen, Yunan işgaline karşı eşiyle beraber en ön cephede savaşıp şehit düşen, mühimmat yaşamak için asker kılığına giren savaşa katılan ve Fransızlara karşı gözetleme ve ölenlere katılarak ölen kadındır Türk onun. Erkekle eşit, erkekten geride, erkekten önde değil her zaman erkeğinin yanındadır Türk kadının ama günümüz Türkiye’deki bu gücü ve özelliklerinin elinden alınan güçlü Türk kadınının. Bunun en önemli nedeni artan yoksulluğun, artan artan basıncın ve artan Arap hayranlığının özetlemesi mümkündür. Bu Bakanlığın sivil görevi Türk kadınını fabrika ayarlarına geri döndürmek. Bunun için öncelikle kadının hak ettiği, daha uygun olması gerektiği yere gelen kanunlar iledilikle çıkarılmalıdır. Bu doğal ki yetersizlik, asıl önemli olan, kadınlara kendi özellikleri, güçlerini ve yerlerini hatırlatacak eğitimler uygulamalarının başlamasıdır. Türk kadının kendisindeki gücü ve cevheri biraz gördü mü, hatırlayabilir mi onu kimse ne tutabilir ne ezebilir ne de şiddet uygulayabilir. Bakanlığın bütçe tekliflerinde kadınlara yönelik basının önlenmesi için toplumsal kültürün yükseltilmesi, rehberlik ve danışmanlık hizmetlerinin sunulması, kadın konukevi kapasitelerinin değerlendirilmesinden bahsedilmiştir ancak bunların hayatlarının geçirilebilmesi için her şeyden önce verilerle hareket edilmesi gerekmektedir. Etkin politik çalışmalar ve kadına yönelik olarak gerçekten mücadele edilmesi için bu kadar güçlü Fakat Bakanlığa gerek soru önergeleriyle toplanan komisyon görüşmeleri ile ilgili veriler sorulu cevaplar olarak kayıtlı verilerinde kendi bilgileri paylaşılmamaktadır. Kadın cinayetleri dosyalarına müdahil olan avukatların dosyalarını takip eden şiddet önleme ve izleme merkezlerinin kendilerine bağlı olduğu Bakanlıkta saklandığı şekilde nasıl anlaşılmamaktadır. Veri olmadan nasıl politika ürettikleri ve bütçeyi neye göre hazırladıklarını da muallaktır. Bu doğrultuda, Bakanlığınız tarafından planlanan Aile ve Sosyal Hizmetler Enstitüsünü önemli ve değerli buluyoruz. Kıymetli hazırun, burada değinmeden geçemeyeceğim başka bir konu ise yine, kaldıracağımızdan fazla iç mekanda gerek Sığınmacılar, ayrılan vatandaşlık sattığımız Türkçe bilmeyen Türk mülkiyeti olan yaşaşadığımız Türk aile yapısının tehdidi nedeniyle kültürel yozlaşmadır. Örneğin herkesin çokeşlilik giderek artıyor. Şimdi burada istemek istiyorum. Çok eşliliğin yasal olduğu ülkelerden,Örneğin Arap ülkelerinin Türk vatandaşlığını konut alarak satın almak bütün eşlerine vatandaşlık verilmekte midir? Bu tür kişilerin Avrupa ülkelerinden birinde vatandaş olmaya kalkarsa vatandaşlığa kabul şartı olarak tek eşliliğe geçmeleri şartı olarak koşulmaktadır. Elbette hiçbir ülkenin kendi kanununu parayla uygulamamaktan
vazgeçmez, bizde de bu durum aynı mıydı yoksa şu an kanunen birden fazla eşe sahip Türk vatandaşları mevcut muydu? Ailenin ve tabii ki toplumun geleceği için çok önemli bir diğer yapı taşı da çocuktur, kullandığımız da acilen istismara karşı koruma belgesi almamalıyız. İhmal ve istismar nedenleri arasında eğitimsizlik, yoksulluk, işsizlik, aile içi sorunlar, mağdurda ya da ailenin diğer bireylerinde rastlanan fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları, sakatlıklar, kronik hastalık, madde kullanımı, erken yaşta ölmek, evlenmeye zorlanmak, anne, baba yaşının çok genç olması, çocuğun büyütmede büyütmedeki deneyimsizlikler, suça yönelme, eğitimsizlik, çok çocuklu olmak, ataerkil aile yapısı gibi nedenler yer almaktadır. Maalesef Türk çocuklarının istismarına karşı gelişmiş demokrasilerde sahip olunduğu ölçüde haklara sahip değil, bu bizim bir ayıbımızdır. Çocukların maruz kaldığı kötüça suiistimaller sosyal medyada ya da televizyonda yayınlanmadığı sürece bu olayların korkunç bir eylemsizlikle karşı karşıyayız. Altını çizmek isterim ki çocuğun eğitimi ve gelişimi için annenin yeri ve önemi de ayrıdır, bu sayede kadınlarımızı çalışmak için yaptığımız her şey aslında geleceğimizin güvencesi için atılmış bir adımdır.

3/3
, Bizce, kanun ve mevzuatlar var olduğu hâlde bile kadın ve çocuk istismarını azaltmamızın sebebi yürütmede bu konuda etkin bir organizasyon yapısı kurulmamızdan kaynaklanmaktadır. Bunun için gelin, Bakanlık bünyesinde bir kadın ve çocuk istismarı araştırma kurumu gibi bir kurum burada yayılmış olarak görüşelim. Böyle bir kurum kadını bütçelendirip, kullanabileceğinin istismarını araştırma ve önlemeyle yetkilendirelim. Bizim eksiğimiz sadece kanun ve mevzuat değildir, etkin bir yürütme yapılandırılmasına da ihtiyacınız bulunmamaktadır “dedi

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.