DOLAR 39,4380 0.23%
EURO 45,5480 -0.39%
ALTIN 4.330,411,09
BITCOIN 4143676-2,09%
Denizli
31°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

  • Gündem
  • Zafer Partisi Gaziantep’te basın toplantısı düzenledi.

Zafer Partisi Gaziantep’te basın toplantısı düzenledi.

ABONE OL
21 Ocak 2024 01:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Prof. Dr. Ümit Özdağ: Gaziantep’e bir gelişimde şehirde konuşma vermek için Fatma Şahin’den salon rica etmişti dostlar. Fakat reddetmiş. Onun üzerine uçakta karşılaşınca kedisine dedim ki, “Fatma Hanım, iktidara geldiğimizde sizin bizlere davrandığınız şeklinde davranacağız” Fatma Hanım’ın suratı asıldı. “Nasıl davranacağımızı anladınız, onun için suratınız böyle asıldı değil mi?” dedim. Korkmayın, hepimiz sizin gibi antidemokratik, baskıcı, dışlayıcı olmayacağız. Sizi de bizim yurttaşımız sayıyoruz. Keşke siz de muhalefeti bu ülkenin vatandaşları sayıp bütün milletin vergileriyle inşa edilen tesisleri babanızın malı şeklinde kullanmasaydınız. Bu huy haline gelmiş. Türkiye’yi kendilerinin zannediyorlar. Vatandaşı da tebaa zannediyorlar. Öyle de davranıyorlar. İnşallah buna son verilecek günler de gelecek.

İçinden geçtiğimiz yılları tarihte bir dönemle kıyaslamamız gerekiyorsa 1930’ların ikinci yarısının başlangıcına benzer günlerden geçiyoruz. 1935, 1936, 1937. Biliyorsunuz 1939’da 2. Dünya Savaşı çıktı. Dünya yeniden küresel bir çatışmaya doğru ne yazık ki hızla ilerliyor. En fena vaziyet ihtimali üstünden çalışılıyor. En kötü durum ihtimali ne yazık ki savaş. Avrupa’da birçok ülke Almanya, Fransa ve İtalya ve birçok ülke Ukrayna savaşının bitmesinden sonra Rusya’nın devam edeceğini varsayarak yeni bir atılıma yeni bir muharebeye gireceğini varsayarak önemli tedbirler almaya, asker sayılarını, eğitimlerini artırmaya başladılar. Türkiye’nin etrafındaki ateş çemberi oldukca daha tehlikeli hale geldi. Bu ateş çemberi en önce Türkiye’nin bir kuşatılmışlık içinde bulunduğunu gösteriyor. Trakya’dan başlayıp Ege adaları üstünden devam eden oradan Kıbrıs’a, Kıbrıs’tan Suriye’nin kuzeyine, Irak’ın kuzeyine ve sonrasında Kafkaslarda Gürcistan’a geçen bir Amerikan askeri üs kuşatması Türkiye’yi adeta sarmış durumda. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu konudaki resmi görüşü bunun Türkiye’ye karşı bir kuşatma olduğu doğrultusundadır. Erdoğan bunu iki ayrı açıklamasında ilkin Ege’deki konuçlanmadan bahsederken Rusya’ya karşı olduklarını söylüyorlar ama yemezler diye anlatım etti. Daha sonra da Suriye ve Irak’taki Amerikan üslerinin Türkiye’ye karşı olduğunu anlatım eden bir yaklaşım arasında oldu. Madem bunu bildiğiniz gibi o vakit hayattaki gelişmelerin de ışığında içeride oldukca daha birleştirici bir çizgi seyredip hızla Türkiye’nin güvenliği için alınması ihtiyaç duyulan önlemleri almanız gerekiyor diye ikimiz de iktidarı uyarıyoruz ve uyarmaya devam edeceğiz.

Silahlı kuvvetlerde emir – komuta birliği yoktur. Emir – komuta donanması sağlanmak zorundadır. 15 Temmuz’dan sonra orduyu birleştirmek değil adeta parçalamak için Genelkurmay Başkanını Milli Savunma Bakanına bağlayıp kuvvet komutanlarını da bir bir Savunma Bakanına bağlamak benzer biçimde tarihin en garip ve kabul edilemez sistemiyle orduyu savaştıramazsınız. Jandarmaya Türkiye’nin güçlendirilmesi konusunda tekrar silahlı kuvvetlerin bir parçası olduğu hakikatı kabul edilmeli. Jandarmanın da bir ordu gibi savaşabilecek eğitimi alması şu demek oluyor ki eskiden olduğu şeklinde Jandarma subaylarının da savaş okulundan mezun olmaları periyodu başlatılmalıdır.

Askeri sağlık sisteminin hızla kurulması gerekiyor. Savaşan bir ordunun askeri sağlık sisteminin olmaması düşünülemez. Kuzey Irak’ta, Suriye’nin kuzeyinde vurulan askerlerimiz buraya sivil hastanelere getiriliyor. Vicdanınız yok mu sizin? Sivil hastanelerde terör örgütüne müzahir sağılık personelinin yaralı yatan gençlerimizi rahatsız etme ettiği etmese bile bu potansiyelinin olmasının bilindiğinin yarattığı huzursuzluk var ortada. Bunun akılla mantıkla izahı var mı? Biriniz kalkın da izah edin neden askeri esenlik sistemimiz yok? Bundan 20-22 yaşlarında çocuklar ölüyor, doğru muntazam tedavi alamadıkları, uzmanlaşmış harp cerrahlarının eline gitmedikleri için. Belki kesilmeyecek uzuvlar bu tür bir vaka ile ilk kez karşılaşılan sivil cerrah tarafından kesilmek durumunda kalınıyor. Böyle bir şeye nasıl müsaade ediyorsunuz? Kendi çocuklarınız olsa bunu yapar mısınız?

Askeri yargının disiplinin sağlanması için tekrar kurulması gerekiyor. Hulusi Akar, Milli Savunma Bakanıyken Milli Savunma Bakanlığında eski askeri yüksek idare mahkemesi hakimlerine, “Orduda disiplin uçurumdan aşağıya uçuyor” demişti. Neden kurmuyorsunuz askeri mahkemeleri?

Asker sayısının ehil olmadığı ortada. Sınırlarımızı koruyabilecek asker sayısı mevcut değil. Batıdaki birçok birlik olması gereken sayının oldukca altında. Bütün kuvvetli birliklerimiz Irak ve Suriye’de. Türkiye’nin ve dünyanın içine gittiği vaziyet silahlı kuvvetlerimizin güçlü olmasını gerektiriyor. Barış istiyorsan muharebeye hazır olacaksın.

Düşman bizlere dört ana cepheden saldırmaya başladı bile Türkiye’yi iç karışıklığa sokmak için. Bir taraftan FETÖ’nün açık kapalı devlet içinde yine tanzim oluşunun ve farklı arayışlar içinde olduğunu görüyoruz. Bir taraftan PKK/PYD’nin yaptığı Suriye’nin, Irak’ın kuzeyindeki saldırılar 1992-1991 döneminde ulaşmış olduğu seviyenin bir benzerini yine denemeye çalıştığını gösteriyor. “Türkiye içerisinde asla PKK’lı kalmadı, bu bizim başarımızdır” Hayır. Türkiye içinde PKK’lı sayısının azalması sizin başarınız değildir. PKK, Suriye’nin kuzeyinde devlet kurma sürecinde olduğu için bütün elemanlarını Suriye’nin kuzeyine çekti ABD ordusunun desteğiyle onları yenden eğitiyor da onun için yoklar. Millete gerçek dışı söylemeyin. Daha büyük bir saldırı için hazırlıklar yapıyorlar.

Son dönemde hilafet tartışmalarının Türkiye gündeminin parçası olamayıp yabancı istihbarat servisleri tarafınca gündeme getirildiği, onların başı takkeli üstü cübbeli ama ruhları gizmen olan elemanlar tarafınca Türkiye’nin karıştırılmak için sahaya sürüldüğünü görüyoruz. Kim, elinde bir flama, başlangıcında takke, sırtında cübbe ise Türkiye’nin hangi şehrinde sokağa “hilafet istiyoruz” diye çıkıyorsa bilin ki bir yabancı servisin elemanıdır. Türkiye’yi karıştırmak için sahaya sürülmüş alçaklardır.

Her gün sınırlarımızdan bin ile bin 250 şahıs içinde insan gücünün geçiyor ve Türkiye’ye yerleştiriliyor. Suriye’nin kuzeyinden dini bir grup PKK karşıtıymış gibi Türkiye’ye geçirilmiş, Gaziantep’e getirilmiş ve Gaziantep’te bir mahalleye yerleştirilmiştir. Sayıları 30 bin civarında.

Gaziantep, 2011’den beri sığınmacılar meselesinin ağır baskısı altındaydı. Gaziantep’teki belediyeler Gaziantep halkının parasını bu şehirdeki sığınmacılar için harcadılar. Türk halkının vergileri, Gazianteplilerin hakkı olan paralar sığınmacılar için harcanıyor ve bu politikalar da Gaziantep’i yeni göçlerin çekim merkezi haline getiriyor. “Gaziantep’e gelin, biz size kırtasiye de veririz, çanta da veririz, toplumsal yardım da yaparız, gelin” şeklinde yapılan, izlenen bir politika var.

Eğer Gaziantep’in sığınmacılar için bir çekim merkezi olmaktan çıkarılmasını istiyorsanız, Orta Doğu’dan ipini koparanın elini kolunu sallayarak Gaziantep’e yönelmesini bu cazip politikaları tatil etmek istiyorsanız yapabileceğiniz tek şey Mart 2024 seçimlerinde oyunuzu Zafer Partisi’ne vermektir. Zafer Partisi’ne vererek bu politikaları değiştirmezseniz kentinizde bugün sayısı 800 bini aşan mülteci ve kaçakların rakamları artmaya devam edecek. Zafer Partisi’nin adayını seçerseniz Zafer Partisi’nin yöneteceği Gaziantep, belediye kaynaklarından sığınmacılara bir gram yardım yapılmayacak. Sığınmacılara Gaziantep’te iş yeri açma izni vermeyeceğiz. Açılmış olan kaçak iş yerlerini kapatacağız. Bu ülkeye geçici sığınmacı olarak gelmiş bireyin bu ülkede ticaret oluşturmaya hakkı yoktur. Suriyeliler de burada kaldıkları sürece alışverişlerini Türk esnaftan yapsınlar. Bu şehir yıllardan beri bunca insana bakıyor, besliyor, büyütüyor, tedavi ediyor ama alışverişe gelince Suriyeliden alışveriş yapıyor. Yok o şekilde şey! Bu şehre şükran borçlu olmanız lazım. Gaziantep’te aslına bakarsak ırkçı tutumu da kınıyoruz. Sığınmacılara belediye belirli sosyal tesisleri, parkları gösterecek bunları siz kullanabilirsiniz diye ama bunun haricinde Gazianteplilerin vergileriyle inşa edilmiş olan öteki toplumsal tesisler, parklar, bahçeler mülteciler tarafınca kullanılamayacak.

Zafer belediyeleri bu kentin de en büyük belalarından olan uyuşturucuya karşı büyük bir cenk açacak. Sevgili Gaziantep basını, sizler de dahil olmak üzere uyuşturucu konusunda susuyor. Uyuşturucu bu kentin en büyük belalarından bir tanesidir. Çocuklarınızın, torunlarınızın uyuşturucu tehdidi altında olmasından canınız sıkılmıyor mu? Uyuşturucunun sığınmacılarla birlikte arttığını sizler de görmüyor musunuz? Gaziantep halkı kahraman bir halktır, adı gazi. Yeter artık, ona baskı yapacaksın, buna baskı yapacaksın, ona şantaj yapacaksın, bunu korkutacaksın… Bu arada da şehriniz elinizden alınacak. Sığınmacılara konuşma, onları eleştirme… Eski Halep Belediye Başkanı “Halep’te geçmişte yaşadığımı Gaziantep’te geleceğinde görüyorum” dediği vakit emniyette ifadeye çağrıldı. Adam söylemiş oldu bunu. Gaziantep’in geleceğine biçtikleri bu hisse. Ya buna itiraz edeceksiniz hep birlikte itiraz edeceğiz, bize biçilmek istenen kötü kadere Gaziantep olarak “hayır” diyeceğiz yahut Allah korusun bu kent fazlaca fena günler yaşayacak. Bu fena günlerin yaşanmaması için Türkiye’de iktidar değişene kadar Gaziantep’te Zafer yönetimi Gaziantep’in sığınmacılarla, uyuşturucuyla mücadele edebilmesi için bir platform kuracak. Her ilçede her mahallede spor tesisleri kurup atanmayan öğretmenleri bunların başına atayıp gençlikle uyuşturucu arasına bir spor bağları, duvarı öreceğiz. Gaziantep için yapacağımız çok şey var.

Bütün bunlar için Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığına Mehmet Pamuk’u aday gösteriyoruz. İlçe adayımızı da burada bir büyük toplantıyla gerçekleştireceğiz.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.